İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden ‘Tek Merkezde Çözüm’ | Dünya
Yeni bir anlayış modeli ile Kasım 2011’de el değiştiren İstanbul Cerrahi Hastanesi, yenilenen teknolojik alt yapısı ve nitelikli çalışanları ile uluslararası standartlardaki hizmetiyle hastalarının yaşam kalitesini arttırma hedefli yatırımlarına devam ediyor.
İSTANBUL – Ülkemizde son 10 yılda ortalama yaşam süresinin 3 yıl arttığını ve insan yaşamını sonlandıran en önemli hastalık grubunun ise kalp damar hastalıklarının oluşturduğunu vurgulayan İstanbul Cerrahi Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Op. Dr. Melih US; bu hastalıkların önlenebilir hastalık grubunda olduğu belirtti. Kalp damar hastalıklarından korunma, doğru tanı konulması, doğru tedavi edilmesi ve tedavi sonrasında hastalara yeni bir hayat tarzının verilmesinin, ancak birbirleri ile uyum içinde çalışan ekiplerle mümkün olduğunu dile getiren Prof. Op. Dr. Melih US “Türkiye’de genellikle kalp ve damar hastaları kendilerine önerilen tedavi seçenekleri arasından karar vermek için alanında yıldız olan hekimlerden ikinci ve hatta üçüncü görüş alma ihtiyacı duymaktadırlar. Örneğin, kalp by-pass’ı kararı verilen bir hasta kardiyolog ve kardiyovasküler cerrahlar arasında mekik dokumakta veya damar genişlemesi tanısı konulan bir hasta girişimsel radyologlar ve kalp damar cerrahlarına defalarca danışmaktadır. Hastaya özel ve hastanın ihtiyacına yönelik en uygun tedavi yönteminin profesyonel olarak ve tek disiplin altında belirlenmesini sağlayan “Tek Merkezde Çözüm” anlayışı ile hastaların zihinlerinde oluşan birçok soru işaretini aynı anda çözüme kavuşturarak hastaya hatırı sayılır anlamda zaman kazandırıyoruz.” dedi.
Continue reading İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden ‘Tek Merkezde Çözüm’ | Dünya
Varisleri Kalp Cerrahları Tedavi Edebilir | Sabah | Esra Tüzün
İç ve dış varis olarak ikiye ayrılan varislerin yüzde 85’i; kalbe giden kirli kanın, toplardamardaki kaçak nedeniyle, bacak damarına baskı yapmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle hastalığı kalp cerrahları tedavi etmeli, doğru varis çorabını da onlar belirlemeli!
Tüm dünyadan sadece 20 kişinin üyesi olduğu İç Varis Tamir Grubu’nun Türkiye’deki tek üyesi Prof. Dr. Melih Us; varislerin yüzde 85’inin hatalı tedaviler nedeniyle tekrarladığını söylüyor. Binlerce kişinin sorunu olan varis; aslında hiç de o kadar basit bir hastalık değil! Peki hastalığı dahiliyeciler mi, yoksa genel cerrahlar mı tedavi etmeli? Varisi tığ gibi özel yöntemlerle almak yeterli mi? Varis tedavisi konusunda kendi yöntemini geliştiren ve bu tekniği dünyaya sunan İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden Prof. Dr. Melih Us; varis çeşitlerini ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı…
Varis nasıl bir hastalıktır, çeşitleri var mıdır?
Hastalarımızın; bacaklarının dışında, mavileşmiş ve genişlemiş olarak gördükleri toplardamarlara varis diyoruz. Varisler, iç ve dış varis olarak ikiye ayrılırlar. Bu ayrım, Doppler yöntemi ile anlaşılır. Bu mavileşmiş görüntünün; yüzde 15’i dış, yüzde 85’i ise iç varisten kaynaklanır. Yani varislerin yüzde 85’inin sebebi; kalbe doğru geri dönmesi gereken kirli kanın bir kısmının, iç toplardamarlardaki kaçaklar sebebi ile bacak damarlarına ters basınç uygulamasından kaynaklanıyor. Dış varisler; cerrahi, lazer, RF veya köpük tedavisi gibi birbirinden farklı tedavi seçenekleri ile halledilebilir. Ancak gerçek sebep eğer içten kaynaklanıyorsa; o zaman varisin tekrarlama olasılığı artıyor. İç varis tehlikeli sonuçlar da doğurabilir. Hastalığın ileri safhalarında; bacakların şişmesi ve yaraların oluşması riski var.
TEDAVİSİ BİRAZ ZOR
İç varis tedavisi biraz daha zor mu peki?
1996’dan beri iç ve dış varis ameliyatları yapıyorum. Dünyada ise çok az hekim iç varis konusuyla uğraşıyor. Geçtiğimiz Ocak ayında, dünyada iç varis tedavileri ile ilgili uğraşan 20 hekim bir kulüp kurdu. Bu kulüpte Türkiye’den bir tek ben varım. İç varis ameliyatları; özellikle hastalığın ileri safhalarında hekimi zorlayan, meşakkatli ameliyatlardır. Hem nadir yapılan ameliyat gruplarından oldukları için, hem de klinik safhası her hastada farklı seyrettiğinden, tedavi konusunda oturmuş belli bir konsept de yok!
YÜZDE 65 ila 85 BAŞARI
Varis tedavisinde yüzde kaç başarı oranı sağlanıyor?
İç varis ameliyatlarında başarı şansı yüzde 65 ila 85 arasında değişiyor. Benim 1996 yılından beri tedavi ettiğim hasta grubumda ise bu sonuç yüzde 84 civarında… Ancak bu başarı sadece benim başarım değil; bunda hastalarımın da büyük katkısı var.
VARİS ÇORABI NASIL SEÇİLİR?
Varis çorapları; varisin tipine, ciddiyetine, bulunduğu bölgeye ve hastanın bacak boyuna göre; cerrah tarafından seçilmeli. Bazı hastalarda cerrahi tedavi kadar fayda sağlayan çoraplar, yanlış seçildiğinde tedavinin yetersiz kalmasına neden olabilir.
Varis çorabı; yataktan kalkarken giyilmeli ve gece yatıncaya kadar da çıkartılmamalı. Eğer çıkartılması gerekiyorsa; bacakları 20 dakika boyunca, 30 derecelik açı ile yukarıda tutup sonra tekrar giymek gerekir.
UÇAKTAN İNERKEN BACAK İKİ KATINA ÇIKABİLİR
İç varis neden tehlikelidir?
Genişleyen toplardamarların içinde pıhtı oluşma riski artıyor. Bu da bacaktaki toplardamar tıkanıklıkları sonucunda, ani şişliklere yol açıyor. Damar içinde pıhtı oluştuğunda; ilk 24 saat bizim için altın saatlerdir. Pıhtıyı 24 saatte, ilaçlarla eritebiliyoruz. Ancak zaman geçtikçe, ilaçla başarı şansı azalıyor. Bu durumda da stent takıyoruz ve hastayı bir ömür boyu şiş bacaktan kurtarabiliyoruz. Bu tip pıhtı sorunları en sık, hareket imkanının çok az olduğu uçak yolculuklarında yaşanıyor. Hastanın bacağı uçaktan inerken iki katına çıkabiliyor. Yüksek risk taşıyan hastalara yolculuk sırasında tek doz bir ilaç veriyoruz.
BAHARAT VE ACI HASTALIĞI TETİKLİYOR!
Varisli bir hasta nelere dikkat etmelidir?
Doğru tanı doğrultusunda, doğru varis çorapları çok etkili. Çorabın yanında, 20 yıldır güvenle kullandığımız, çoğu bitkilerden yapılmış ilaçlar da var! Kesin olmamakla birlikte acı ve baharat tüketiminin hastalığı hızlandırdığı biliniyor. En önemlisi de hastaların sıcaktan kaçmaları; kaplıcaya gitmemeleri, güneşte yatmamaları, saunaya girmemeleri gerekir. Ayakta uzun süre kalmamaya özen göstermek ve sıvı tüketimini mümkün olduğunca artırmak da çok önemli. Sigaradan da uzak durmaları gerekiyor.
Türkiye de varis yaygın mı?
Bizde iç varis çok yaygın. Kuzey ülkelerinde ise dış varis vardır.
AMELİYATAN SONRA HAYAT TARZI DEĞİŞMELİ
Varis hastalığının ilerleme olasılığı var mı?
Varis, genetik özelliği olan kronik bir hastalık olduğu için, ilerleme olasılığı vardır. Dolayısıyla bu riski minimuma indirmek için hastanın; cerrahi operasyondan sonra, varis oluşumuna neden olan hayat tarzını değiştirmesi gerekiyor. Eğer hasta bunu kabul etmezse, ben de ona, kendisini ameliyat etmeyeceğimi söylüyorum. Çünkü benim işim kapakçık tamiratı yapmak! Yani adı üstünde; tamirat. Hastalarımız, bizim tamir ettiğimiz kapakçığı korumak için tedbirler almak zorunda! Ama ben kendi hastalarımın yüzde 90’ının, bu konuda çok uyumlu olduğunu söyleyebilirim. Zaten bu yüzden tedavideki başarı oranımız yüzde 84’lere kadar çıkabiliyor.
Artık 100 Yaşında Bile Kalp Ameliyatı Olmak Mümkün | Günaydın | Esra Tüzün
Benim için yürüyen her hasta gençtir” diyen Prof. Dr. Us; böbrek ve akciğer fonksiyonlarında sorun yoksa, artık 100 yaşındaki bir hastaya bile by-pass yapılabileceğini söylüyor!
Kalp cerrahisindeki yeni gelişmelere rağmen, yaşlı hastaların ameliyat edilip edilemeyeceği hâlâ tartışma konusu…. İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden Prof. Dr. Melih Us; bu hastaların ameliyatları hakkında önemli bilgiler verdi.
HİBRİT AMELİYAT
Son bir yıldaki en büyük yenilik nedir?
Teknolojik gelişmelerin; kalp cerrahisine yansıması sayesinde, ülkemizde yaşam süresi arttı. Son bir yıldaki en önemli gelişme ise, kalp hastalıklarının artık kader olmaması ve engellenebilmesi… Çünkü artık ailesinden birinde kalp hastalığı varsa; kişinin bu hastalığı genetik olarak taşıyıp taşımadığını tespit etmek mümkün.
Siz bir hastanıza, “Yaşınız çok ileri, sizi ameliyat etmem mümkün değil” der misiniz?
Ben hastaya olası tüm riskleri anlatıp kararı kendisinin vermesini isterim. Benim için yürüyen her hasta, genç hastadır. 95 yaşında by-pass olan hastam da var. Karaciğer, akciğer ve böbrek fonksiyonları normalse 100 yaşında bile ameliyat yapılabilir.
Ameliyat olamayacak kadar ağır durumda olan hastalara tıp niye çözüm bulamıyor?
Ben 1997’den beri bu tip hastalarda; kalp bulununcaya kadar, onlara zaman kazandırmak amacıyla hibrit ameliyatlar yapıyorum.
Hibrit ameliyat nedir?
Hem stent, hem de ameliyat için kalbin belli performansta olması gerekiyor. Eğer kalbin çalışma kabiliyeti yüzde 25’in altına iniyorsa; bu hastalar kalp nakline aday oluyor. Kalp vericilerinin sayısı az olduğu için de bu hastaların birçoğu nakil şansına erişemiyor. Bu tip durumlarda; hastaya zaman kazandırmak amacıyla çalışan kalpte by-pass işlemleri uygulamaktayım.
KALBİ KORUMAK
Bu ameliyatlar onların ne kadar süre sağlıklı yaşamalarını sağlıyor?
İlk hedef; kalbin performansını korumak ve kasılma kabiliyetini artırmak… Süre vermek mümkün değil ama en azından hastanın az miktarda da olsa nefes alabilmesinin sağlanması önemlidir.
Uyanık hastaya bypass yapılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz peki?
Genelde uyanık hastada by-pass’lar tek damar için yapılır. Ben uyanık ameliyat yerine, stenti tercih ederim.
20’DE KALP CHECK-UP’I
Kalp check-up’ı ne zaman yapılmalı?
20’li yaşlardan sonra başlamalı çünkü damar sertliği, bu yaşlardan sonra başlıyor. Aile büyüklerinden herhangi birinde kalp rahatsızlığı varsa; 18-19 yaşına gelindiğinde check-up yapılmalı.
ÇALIŞAN KALBE BY-PASS AZ RİSKLİ
Çalışan kalbe by-pass yapılmasının avantajları var mı?
Tabii ki. Kalbi durdurmadığınız için vücut; hem kalbin, hem de akciğerin işlemini yerine getirir. Böylece vücudu akciğer makinesine bağlanmak gerekmez ve makinenin vücuda vereceği zarar da engellenmiş olur. Ayrıca riskli vakalarda; kalp daha az zarar görür ve hastanın yaşam şansı artar. O nedenle daha avantajlı olduğunu söyleyebilirim.
Bu işlem her merkezde yapılabiliyor mu?
Bunun için tecrübeli cerrah ve ekip gerekiyor.
ARTIK AMELİYAT SONRASI KİŞİLİK DEĞİŞİMİ DAHA AZ!
Eskiden hastaların by-pass’tan sonra kişiliklerinin değiştiği söylenirdi. Sizce bu bir mit mi?
Yapılan çalışmalarda; kişilik değişikliğinin, hastaların yüzde 25’inde görüldüğü tespit edilmiş. İlk üç ayda bu oran yüzde 10’a, birinci yılın sonunda ise yüzde 1’e düşüyor. Aslında bu oran yüksek gibi görülse de, bu tip kişilik değişiklikleri son yıllarda oldukça azaldı. Ameliyat ve yoğun bakım sürelerinin kısalması da bu oranı düşürdü. Örneğin 15 yıl önce ilk kalp cerrahisinin oturduğu yıllarda, by-pass 6 saat sürüyordu. Şimdi 2.5 saatte tamamlanıyor. Bu Türkiye’deki cerrahların başarısının yanı sıra yetişmiş yardımcı ekiplerin de başarısı… Kişilik değişikliklerinde sadece ameliyatın mekanik travması değil, hastaların hayatlarında bu tip ameliyatların bir dönüm noktası olması da etken. Kişi, yaşıtları ile kendini karşılaştırdığında; sosyal hayatı ve yaşam koşullarındaki değişiklik nedeniyle psikolojik olarak zedeleniyor. Ama ameliyattan bir süre sonra bu travmayı atlatıyor.
Açık Kalp Ameliyatı Yapan Cerrah Nesli Tükeniyor | Günaydın | Esra Tüzün
Açık kalp ameliyatlarının tarihe karışacağını iddia edenlere karşı çıkan cerrahlar da var. Prof. Dr. Melih Us; yeni nesil cerrahların bu ameliyatları görmeden yetiştiğini, 15 yıl sonra açık kalp ameliyatı yapacabilecek cerrahların ise çok zor bulunabileceğini söylüyor
Kalp cerrahisi konusunda her gün yeni bir adım daha atılıyor. Hatta cerrahlar ve kardiyologlar bile bu adımları izlemekte zorlanıyor. İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde yeni bir yapılanmanın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Melih Us, kalp cerrahisiyle ilgili soruları yanıtladı:
Açık kalp ameliyatları tarih mi olacak?
Tam tersi; kalp cerrahisi yıldız olacak. Bizler açık kalp cerrahisiyle yetiştik. O zaman açmadan damar ve kapak takmak yoktu. Ama günümüzde yeni cerrahlar; açık kalp ameliyatını görmeden yetişiyor. 15 yıl sonra açık kalp ameliyatı gerektiğinde, bunları kim yapacak bilmiyorum.
ÖĞRETİM ÜYESİ OLSUN
15 yıl sonra açık kalp ameliyatına gerek olmaz belki…
Şu anki uygulamalar ve stentler; hastalara vakit kazandırıyor ama artık yaşam süresi uzadığı için, açık kalp ameliyatlarına olan ihtiyaç artacak. Üstelik bu vakalara daha önce stent takıldığı için, açık kalp ameliyatı yapmak daha zor olacak.
Amerika’da kalp kapakçığı değiştirme ameliyatları artık kapalı olarak yapılıyor. Bu yöntem neden Türkiye’de az uygulanıyor?
Şu an Türkiye’de 207 merkezde kalp cerrahisi yapılıyor. Bunların yüzde 60’ı İzmir, Ankara ve İstanbul’da gerçekleşiyor. Her yıl 333 bin koroner ve 196 bin by-pass ameliyatı yapılıyor. Bunlar büyük rakamlar! Bu Türkiye’nin ne kadar tecrübeli olduğunu gösteriyor. Türk kalp cerrahları, en az Amerika’daki meslektaşlarımız kadar başarılı. Bahsettiğiniz yöntemse; kasık bölgesinden atar damara girilerek, kalbin aort kapağına suni kapak yerleştirilmesi… Bu ülkemizde de uygulanıyor. Ancak açık kalp ameliyatına göre daha basit olmasına rağmen, yeni teknolojik aparatlar kullanıldığı için maliyeti daha yüksek. Ayrıca bu kapakların; ortauzun vadede sonuçları henüz belli olmadığı için, sınırlı hasta grubunda kullanmakta fayda var!
Akıllı bir hasta, kalp ameliyatı olacağı hastaneyi seçerken neye dikkat etmeli peki?
Kardiyoloji, girişimsel radyoloji ve kalp damar cerrahisinin aynı yerde olması gerekli. Doktorlarını ve hastaneyi internetten araştırabilirler. Doktor seçiminde öğretim üyeleri tercih edilmeli. Çünkü onlar devamlı konferanslara katılırlar ve her yeniliği takip ederler.
ROBOT BULAŞICI HASTALIĞI OLANLAR İÇİN İDEALDİR!
Robot artık kalp cerrahisinde çok kullanılıyor. Sizce hangi durumlarda daha uygun?
Kalp cerrahisi son derece yetenek gerektiren ve hataya yer olmayan, ince bir iştir. Robot ise, kapak ameliyatı ve doğuştan rahatsızlıkların tedavisinde, biraz daha kaba bir müdahale olduğu için rahatlıkla kullanılabilir. Ancak kalbi besleyen damarların ameliyatında, 1-2 mm’lik damarlara bypass yaparken tercih edilmemesi gerekir. Robot, hastanın bulaşıcı hastalığının olması gibi özel durumlarda kullanılabilir. Robot cerrahisine alternatif olarak; kapak ve doğumsal kalp hastalıklarında, 8-10 santimlik minik kesiklerle bu ameliyatları yapmak mümkün. Her ne kadar robot cerrahisinde gelişmeler yüz güldürse de, kalp cerrahisinde kullanım oranı çok düşüktür.
AMERİKALILAR’IN KALBİ BİZDEN BÜYÜK
İmkanı olanlar by-pass ameliyatı için yurt dışını tercih etmeli mi?
Damar değişimini yurt dışında yaptırmak çok gereksiz. Çünkü onlarla bizim anatomik yapımız çok farklı. Amerikalı hastaların by-pass yapılan damarlarının çapı 2-2.5 milimetre, bizimki ise 1-1.5. Onlar daha iriler ve kalpleri de büyük. Amerikalılar’a by-pass yapmak daha kolay. Bu nedenle açıkçası ben koroner by-pass cerrahisi için Türkiye’de olmayı tercih ederim. Biz son 10 yıldır gerçekten çok iyiyiz. Yardım sağlık ekibimiz de artık tam oturdu. Kalbi durduğu zaman kalbi çalıştıran arkadaşlarımız gerçekten çok başarılı.
HIZINDAN ÖNCE TECRÜBESİ ÖNEMLİ
Kalp cerrahının başarısı elinin hızında mı saklı? Ameliyatı ne kadar çabuk bitirirse, o kadar iyi mi yani?
Cerrahın elinin hızlı olması, dolayısıyla ameliyatın kısa sürmesi; hasta için oluşabilecek komplikasyonların en aza indirilmesi açısından son derece önemlidir. Özellikle kalbi durdurduğumuz ameliyatlarda; kalp, makinaya ne kadar az bağlı kalırsa, yan etkiler de o kadar az olur. Ancak bence hızdan daha da önemli olan; beklenmeyen bir komplikasyon geliştiğinde, olayı yönlendirebilme yeteneği, yani tecrübedir.
AVRUPA’DAN DAHA İYİYİZ
Hangi tedaviler için yurt dışı tercih edilmeli?
Şu anda Türkiye’nin, kalp cerrahisi ve kardiyoloji alanlarında Avrupa’dan iyi olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’deki cerrahlar çok tecrübeli. Gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için; kapakçık sorunu olan çok genç yaşta hastamız var. Avrupa ve Amerika’da ise yaşa bağlı kapak yetmezliği sorunu daha çok görülüyor. Bu nedenle kapakçık ameliyatı için yurt dışına gitmek çok hatalı olur.