Archives

kalp cerrahisi

Kalp ve Damar Hastalığı, Venöz yetmezliği nedir?

Venöz yetmezlik diğer bir değişle toplardamar yetmezliği sık görülen bir hastalıktır. Toplardamardaki kanın bacaklarda birikmesiyle sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Genellikle, toplardamardaki kapak problemlerine ya da toplardamar tıkanıklıklarına bağlı olarak gelişen bir durumdur. Bu bozulmada en önemli faktör yapısal-genetik yatkınlıktır. Buna, uzun süre ayakta kalma/oturma, sıcak iklimde yaşama ve hamilelik gibi faktörler de eklenince venöz kapakçıklarda yetmezlik gelişebilir. Venöz yetmezlik dediğimiz bu bozuklukta, bacak kaslarımız kasıldığında venöz kan akciğerlere doğru gider, ancak kaslarımız gevşediğinde kan tekrar ayağa doğru akar.  Genellikle, hastaların bacaklarının şişmesi, kaşıntı, bacaklarda ağrı hissi, bacaklarda daha büyük varislerin görülmesi, ayak bileği çevresinde ve bacaklarda renk değişiklikleri ve daha ileriki aşamalarda ise yaralarla kendini gösteren bir durumdur. Özellikle ileri aşamalara geldiğinde tedavisi çok daha zor hale gelebilmektedir. Bu sebeple rutin kontroller önemlidir. Bir sağlık problemi oluşturduğu gibi hastanın yaşamını zorlaştırır. Bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara da yol açabilen önemli bir sağlık problemidir.  Uzman bir doktor hastanın ayağını ve hasta şikayetlerini inceleyerek teşhis edebilir ancak her hastada mutlaka renkli doppler ultrasonla inceleme yapılması gerekir. Renkli doppler ultrason inceleme hem kapak sorunu var mı yok mu; hem de derin damarlarda mı yoksa yüzeysel damarlarda mı olduğunu ortaya çıkarır. Renkli doppler (RDUS) ultrason tekniğinin bir ileri aşaması olan Doppler cihazı, vücudun damar ağını, kanın damarlar içindeki dolaşımını, dolaşımın yeterliliğini ve kanın akış hızını son derece kolay bir yöntemle ortaya koymaktadır. RDUS incelemesi hasta ayakta iken yapılmalıdır. Çünkü reflü yerçekimi etkisiyle oluşur ve bu ancak hasta ayakta iken değerlendirilebilir. Daha ileri değerlendirmeler özellikle karın içerisindeki toplardamarların değerlendirilmesi ultrosonografi yanı sıra doppler ultrasonografi ve bununla beraber olarak tomografi veya emar (MR) çekilerek gerçekleştirilir. En sık gerçekleşen toplardamar yetmezliği nedeni aynı varislerde olduğu gibi kalp kapak problemleriyle bilinen olan bir toplardamar hastalığıdır. Böyle durumlarda varis tedavisinde uygulanan temel prensipler geçerlidir. Bunlar ameliyat, lazer, radyo-frekans veya köpük skleroterapisidir. Eğer toplardamarlarda bir tıkanıklık söz konusu ise perforal damar dediğimiz arada derin ve yüzeysel damarlar arasında bağlantıyı sağlayan damarlardaki yetmezlik ise bu damarların ortadan kaldırılmasına yönelik bir tedavi gerçekleştirilir. Eğer bir tıkanıklık varsa, özellikle toplardamarların kalbe doğru ilerlerken ki karın içindeki bölümünde bir tıkanıklık varsa bu damarlara stand ya da balon yapılarak damarlar açılır.

Karotis hastalığında kalp damar cerrahisinde nasıl tespit edilir?

Karotis arter hastalığı beyine giden şah damarı tıkanıklığıdır. Bu hastalık ileri yaşlarda, şeker hastalığı olanlarda veya ileri derece ateroskloretik denilen yaygın damar hastalığı olan kişilerde görünür. Bu durum kalbi besleyen damarlarda oluşan tıkanıklıkla bir farkı yoktur. Tek fark beyni besleyen damarlarda küçük yağlı kolestrol plaklarının taşlaşarak oturmasıdır. Bu oturmuş olan plaklar beyine giden kan akımını etkiler. Hastada kroner damar tıkanıklığın kalp krizine sebebiyet verebilmesi gibi beyine giden damarlarında tıkanıklığı da felce neden olabilir.

Hastalık zaman zaman sol veya sağ tarafta uyuşma; uyuşmanın olduğu yerde tutamama, güçsüzlük, düşme, baygınlık, ağız fonksiyonlarının yerine gelmemesi (çiğneyememe) ve gözlerde görme bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu belirtiler ortaya çıktığında ilk yapılacak işlem şah damarı ultrasonu yani karotis ultrasonu çekilir. Ultrason dalgalarıyla tıkanıklık tespit edilir. Kesin tedavisinde ise darlığın tam olarak ortaya çıkmasından sonra karar verilir. Stent mi takılacak yoksa damar ameliyatı mı yapılacak karar vermek için tomogrofik anjio ya da emar anjio çekilebilir. Sonuçlara göre net tedavi ortaya konulur. Genellikle şah damarı ameliyatları %1 gibi çok düşük tehlike riskleriyle gerçekleştirilir.

Kalp damar hastalıklarının artmasında öne çıkan 10 etmen nedir?

Kalp damar hastalıkları erkeklerde kadınlardan daha çok görülür. Bunun nedeni kadınlarda ki hormonların kolestrol düzeyini azaltıcı etkisidir. Kadınlarda özellikle menopoz döneminden sonra kalp damar hastalıklarının görülme olasılığı daha çok artar. Kalp damar hastalıklarının oluşumunda, genetik etmenlerin yanı sıra bazı sonradan edindiğimiz kötü alışkanlıklarımızda etkilidir.

  1. Yeterince meyve ve sebze tüketmemek. Hazır ve yüksek kalorili besinleri öğünlerimizden çıkartmalıyız.
  2. Birçok hastalığın kaynağı obezite yani aşırı kilo alımı sadece kalp damar hastalığına sebebiyet vermez bazı durumlarda ömrü bile kısaltabilir. Bu yüzden sağlıklı beslenip ideal kilomuzu korumamız gereklidir.
  3. Kötü kolastrol olarak bilinen LDL’nin yüksek olması kalp damar hastalıkları için ciddi risk oluşturur.
  4. Sağlıksız beslenmenin etkisiyle diyabet ve insilün direncinin artması kalp damar hastalıklarına sebebiyet verebilir.
  5. Hareketsiz yaşam, fiziksel aktivitenin azalması kalp damar hastalıklarına adeta davetiye çıkarır.
  6. Hipertansiyon görülmesi. Her üç bireyden birinde görülen hipertansiyon kalp damar hastalıkları için ciddi bir risktir.
  7. Bilimsel gerçekliği olmayan tedaviler kalp damar sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.
  8. Sigara ve alkol tüketimi zamanla sizi birer kalp damar hastası yapabiliyor.
  9. Yaşadığınız yoğun stresslerde sağlığınızı bozabilir. Stressden uzak bir yaşam sürebilmek been sağlığınız için en güzel adımdır.
  10. Genetik faktörler. Aileden kalıtım yoluyla gelen bir kalp damar hastalığınız mevcut olabilir.

Tüm bu etmenler sizi kalp damar hastalıklarına daha yatkın hale getirebilir. Sağlıklı bir yaşam için bazı kötü alışkanlıklarınızdan uzaklaşmanız lazımdır. Unutmayalım ki, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun verilerine göre, “kalp damar hastalıkları insanoğlunun bir numaralı ölüm nedeni” demiştir. Bu nedenle, kalp ve damar sağlımızı koruyalım, düzenli doktor kontrollerimizi gerçekleştirelim.

Kalp damar cerrahisi hastalığı aort anevrizması nedir, nasıl teşhis edilir?

Aort damarı kalpten çıkan temiz kanı taşıyan en büyük damardır. Kalple arasında aort denen bir kapak bulunur. İlk dalları kalbi besleyen dallardır. Daha sonra, kol ve beyni besleyen dalları mevcuttur. Aşağı doğru inen aort damarı, göğüs boşluğunun içinde omurganın hemen önünde yer alıp diyaframa geçer. Sonrasında karın bölgesini geçip böbrek damarlarını ve bağırsak damarlarını verdikten sonra bacağa yönelip her iki bacağa yönelip ardından aort biter. Büyük, uzun bir damardır. Çap olarak 2,5-3 cm kalınlığında bir damardır. Alt uçlarına doğruda gederek incelme görülür.

Anevrizma, terimsel olarak genişlemedir. Aort anevrizması, aort damarının genişlemesi anlamındadır. Aort damarının normal çapının iki misli aşmasıdır. Çapı iki misline gelen aort damarı ameliyat sınırlarındadır. Çeşitleri mevcuttur. Aort anevrizması hastalarda hiçbir belirti görülmeksizin meydana gelebilir ya da çapına genişleme oranına ve bulunduğu yere bağlı bazı belirtileri gösterebilir. Nefes darlığına, bel ağrılarına neden olabilir. Genel olarak hastalık hasta tarafından rutin kontrollerde tesadüfi bir şekilde fark edilir. Bu yüzden düzenli rutin kontrollerinizi yaptırmanız oldukça önemlidir.

Hastalığın seyrinde, aort anevrizmasına bağlı yırtıklar oluşabiliyor. Hemen kalpten sonra çıkan ve göğüs boşluğu içinde olan aort yırtılmalarında iki türlü yırtılma mevcuttur. Birincisi, diseksiyon adını verdiğimiz iç kısmının dış kısmından ayrılması, iki tabakanın tamamen ayrılıp, aortun duvarının içine kan girmesi halidir. Bu durum çok ciddi göğüs ve sırt ağrısıyla seyreder. Çoğu zaman, kalp kriziyle karıştırılır. İkincisi karın anevrizmasıdır. Bu durumda ise etraf dokuya kan sızıntısı şeklinde olur. Bel ve karın ağrısıyla kendini gösterir.

Aort anevrizmasında risk grupları arasında, koah hastaları, yüksek tansiyon hastaları, damar sertliği hastaları, kalp kapakçıklarında sorun yaşayan hastalar bulunur. Hastalığı teşhis edebilmek için ekokardiyografi dediğimiz kalbin ultrosonografisi çekilebilir ve tansiyon kontrolü gerçekleştirilir. Her şeyden önemlisi kalp damar cerrahisi hastalıklarında rutin kontroller çok önemlidir. Özellikle risk grubu altındaysanız her altı ayda bir uzman hekime muayene olmanız da fayda vardır.

Kalp Cerrahisi

Hastalıklarla uğraşırken teşhisimizin doğru yapılabilmesi için hastalıklarımız hakkında bilgi birikimine de sahip olmalıyız. Doğru teşhis, gidilen doğru adres, konunun uzman doktoru olmalıdır. Bu sebeple; hangi hastalıkta hangi doktora gidilmeli bilmeliyiz. Vücudumuzun temellerinden kalp ve onun ekip arkadaşları damar sistemimizin çalışmasıyla ilgili aksaklıklar söz konusu olduğunda bir kardiyoloğa görünmeliyiz. Kardiyologlar sorunları tespit edip bizleri tedavi eder. Ancak tedavi bir operasyon gerektiriyorsa, kalp damar cerrahisi polikliniğine gitmeliyiz. Kalp damar cerrahisinin diğer adı kardiyovasküler cerrahisidir. Kalp damar cerrahisi hastalıkları oldukça önemli olup en kısa zamanda tedavisi yapılması gereken hastalıklardır. Aksi takdirde hastanın ölümüne kadar ulaşabilecek nedenler verebilir.

 Kalp damar cerrahisi, dolaşım sistemi organları ve bunların rahatsızlıklarıyla ilgilenir. Daha doğrusu, bu rahatsızlıkların cerrahi operasyonlarını gerçekleştirir ve sonrasında kontrollerini yapar. Dolaşım sistemini ana öğesi; kalptir. Kalp; göğüs kafesinde yapısı kas olan bir organdır. Vücudumuzda, göğsün orta çizgisi üzerinde biraz solda kalacak şekilde yerleşmiştir. Günde 100.000 kez kasılarak 8000 litre kanı sürekli olarak dolaşıma pompalamakla görevlidir. Kalbin ana görevi temiz kanı dokulara, kirli kanı da temizlenmesi amacıyla akciğerlere göndermektir. Dolaşım sistemimizin diğer elemanları atar damar, toplardamar ve kılcal damarlardır. Hepsi önemlidir fakat atar damar en önemlilerindendir. Tıpta adı arter olan atar damarlar kalpteki kanın vücuda dağıtılmasından sorumludur.  Vücudumuzda pek çok tıkanık damar mevcuttur fakat bunlar atar damar kadar önemli olmadığı için bizi etkilemez. Öte yandan bir atar damar tıkanırsa kalp kriziyle bile sonuçlanabilir. Yani kalp kadar damar yapılarının sağlıklı oluşu da bizim için oldukça önemlidir.

Kalp kasının gün içersinde sürekli olarak çalıştığını düşünürsek onun enerji ve oksijene olan gereksiniminin ne kadar büyük olduğunu anlayabiliriz. Kalbin bu gereksinimini karşılaması için vücudumuzda bulunan zengin atardamar ağı bulunmaktadır. İşte kalbi besleyen bu atardamarlara koroner damarlar denilmektedir. Biri sağda biri solda olmak üzere vücudumuzda iki adet ana koroner damar yer almaktadır. Her bir ana dal daha küçük yan dallara bölünür. Böylece kalp kasının belirli bölgelerinin beslenilmesi sağlanılır. Eğer bu dallardan biri tıkanırsa dalın beslediği kalp bölgesindeki kalp kasının ölümü gerçekleşir. Kalp kasının ölümüne “miyokard infarktüsü” denilmektedir. Koroner damarlarda tıkanma gibi sorunlar ortaya çıktığında ise kalp beslenemeyecek ve çalışırken zorlanacaktır.

Kalp ve damarlarımızın sağlığıyla ilgili birçok rahatsızlık mevcuttur. Ama sıklıkla rastlanılan bazı kalp damar hastalık belirteçleri vardır. Örneğin; göğüs bölgenizde ya da sol kolunuzda bir ağrı mevcutsa, kalp çarpıntı hissiyatı varsa, nefes darlığı söz konusuysa, geçmeyen bir yorgunluk hali varsa, bacaklarda ağrı ve şişkinlik görülüyorsa, bacak damarlarında belirginleşme veya siyahlaşma mevcutsa, ayaklarda morarma varsa en kısa sürede bir kardiyoloğa gidilmelidir. Bahsedilen belirtilerden hepsi bir anda görülmeye bilir. Bir veya bir kaçı söz konusuysa bile önlem alınıp doktora gidilmelidir. Kardiyolog durumun teşhisini yaptıktan sonra gerekli gördüğü hastaları kalp damar cerrahisine yönlendirecektir. Unutmamalıyız ki, kalp ve damar sağlığı beslenme ve yaşam şekliyle doğrudan ilgilidir. Dengesiz beslenme hem obeziteye neden olur hem de kalp ve damarları olumsuz etkiler. Çevrenin kirliliği, alkol ve sigara kullanımı ve stres gibi faktörler kalp ve damar hastalıklarının sebepleri arasındadır. Kalp damar hastalıklarından korunmak için dengeli ve sağlıklı beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite yani sporu da yaşamamıza dâhil etmeliyiz. Sağlığımızı yanlış bilgilendirmelerden ve bilimsel olmayan tedavi biçimlerinden de uzak tutmalıyız.

Unutmayalım ki hastalıklarımız doğru teşhis ve doğru tedaviyle iyileşebilir. Aksi takdirde, bedenimiz sağlığına kavuşmak için vakit kaybetmiş ve enerjisini boşa harcamış olur. O yüzden alternatif tedavi yollarından kaçınıp ivedilikle tıbbi bir uzmandan yardım alınılmalı ve sağlığımıza kavuşmak için doktorumuzun yönlendirmelerini dikkate alıp uygulamalıyız.

Randevu Alın

Hızlı ve Kolayca Randevu Alın

İletişim 0212 291 11 11
ArabicEnglishGermanRussianSpanishTurkish