Hastalıklarla
uğraşırken teşhisimizin doğru yapılabilmesi için hastalıklarımız hakkında bilgi
birikimine de sahip olmalıyız. Doğru teşhis, gidilen doğru adres, konunun uzman
doktoru olmalıdır. Bu sebeple; hangi hastalıkta hangi doktora gidilmeli
bilmeliyiz. Vücudumuzun temellerinden kalp ve onun ekip arkadaşları damar
sistemimizin çalışmasıyla ilgili aksaklıklar söz konusu olduğunda bir
kardiyoloğa görünmeliyiz. Kardiyologlar sorunları tespit edip bizleri tedavi
eder. Ancak tedavi bir operasyon gerektiriyorsa, kalp damar cerrahisi
polikliniğine gitmeliyiz. Kalp damar cerrahisinin diğer adı kardiyovasküler
cerrahisidir. Kalp damar cerrahisi hastalıkları oldukça önemli olup en kısa
zamanda tedavisi yapılması gereken hastalıklardır. Aksi takdirde hastanın ölümüne
kadar ulaşabilecek nedenler verebilir.
Kalp damar cerrahisi, dolaşım sistemi
organları ve bunların rahatsızlıklarıyla ilgilenir. Daha doğrusu, bu
rahatsızlıkların cerrahi operasyonlarını gerçekleştirir ve sonrasında
kontrollerini yapar. Dolaşım sistemini ana öğesi; kalptir. Kalp; göğüs
kafesinde yapısı kas olan bir organdır. Vücudumuzda, göğsün orta çizgisi
üzerinde biraz solda kalacak şekilde yerleşmiştir. Günde 100.000 kez kasılarak
8000 litre kanı sürekli olarak dolaşıma pompalamakla görevlidir. Kalbin ana görevi
temiz kanı dokulara, kirli kanı da temizlenmesi amacıyla akciğerlere
göndermektir. Dolaşım sistemimizin diğer elemanları atar damar, toplardamar ve
kılcal damarlardır. Hepsi önemlidir fakat atar damar en önemlilerindendir.
Tıpta adı arter olan atar damarlar kalpteki kanın vücuda dağıtılmasından
sorumludur. Vücudumuzda pek çok tıkanık
damar mevcuttur fakat bunlar atar damar kadar önemli olmadığı için bizi
etkilemez. Öte yandan bir atar damar tıkanırsa kalp kriziyle bile
sonuçlanabilir. Yani kalp kadar damar yapılarının sağlıklı oluşu da bizim için
oldukça önemlidir.
Kalp kasının gün içersinde sürekli olarak çalıştığını düşünürsek onun enerji ve oksijene olan gereksiniminin ne kadar büyük olduğunu anlayabiliriz. Kalbin bu gereksinimini karşılaması için vücudumuzda bulunan zengin atardamar ağı bulunmaktadır. İşte kalbi besleyen bu atardamarlara koroner damarlar denilmektedir. Biri sağda biri solda olmak üzere vücudumuzda iki adet ana koroner damar yer almaktadır. Her bir ana dal daha küçük yan dallara bölünür. Böylece kalp kasının belirli bölgelerinin beslenilmesi sağlanılır. Eğer bu dallardan biri tıkanırsa dalın beslediği kalp bölgesindeki kalp kasının ölümü gerçekleşir. Kalp kasının ölümüne “miyokard infarktüsü” denilmektedir. Koroner damarlarda tıkanma gibi sorunlar ortaya çıktığında ise kalp beslenemeyecek ve çalışırken zorlanacaktır.
Kalp ve damarlarımızın sağlığıyla ilgili birçok rahatsızlık mevcuttur. Ama sıklıkla rastlanılan bazı kalp damar hastalık belirteçleri vardır. Örneğin; göğüs bölgenizde ya da sol kolunuzda bir ağrı mevcutsa, kalp çarpıntı hissiyatı varsa, nefes darlığı söz konusuysa, geçmeyen bir yorgunluk hali varsa, bacaklarda ağrı ve şişkinlik görülüyorsa, bacak damarlarında belirginleşme veya siyahlaşma mevcutsa, ayaklarda morarma varsa en kısa sürede bir kardiyoloğa gidilmelidir. Bahsedilen belirtilerden hepsi bir anda görülmeye bilir. Bir veya bir kaçı söz konusuysa bile önlem alınıp doktora gidilmelidir. Kardiyolog durumun teşhisini yaptıktan sonra gerekli gördüğü hastaları kalp damar cerrahisine yönlendirecektir. Unutmamalıyız ki, kalp ve damar sağlığı beslenme ve yaşam şekliyle doğrudan ilgilidir. Dengesiz beslenme hem obeziteye neden olur hem de kalp ve damarları olumsuz etkiler. Çevrenin kirliliği, alkol ve sigara kullanımı ve stres gibi faktörler kalp ve damar hastalıklarının sebepleri arasındadır. Kalp damar hastalıklarından korunmak için dengeli ve sağlıklı beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite yani sporu da yaşamamıza dâhil etmeliyiz. Sağlığımızı yanlış bilgilendirmelerden ve bilimsel olmayan tedavi biçimlerinden de uzak tutmalıyız.
Unutmayalım ki hastalıklarımız doğru teşhis ve doğru tedaviyle iyileşebilir. Aksi takdirde, bedenimiz sağlığına kavuşmak için vakit kaybetmiş ve enerjisini boşa harcamış olur. O yüzden alternatif tedavi yollarından kaçınıp ivedilikle tıbbi bir uzmandan yardım alınılmalı ve sağlığımıza kavuşmak için doktorumuzun yönlendirmelerini dikkate alıp uygulamalıyız.